TALİMAT ONDANYüce şunları söyledi: Daha önceki mahkemelerde Nurten ve Uğur Tatlıcı'dan korktuğum için gerçekleri söyleyemedim. Hadisenin olduğu gün fabrikada hırsızlık hadisesi meydana geldi. Bülent Gültekin ile fabrikaya gittik. Nurten ve Uğur Tatlıcı da geldiler. Fabrikada tabloların, bronzların, hatta Padişah Fermanı'nın çalındığını öğrendik. En yakın güvenlik görevlisi Hüseyin Katırcı'ydı. Konuşturulması için ne gerekiliyorsa yapılması konuşuldu. Uğur Tatlıcı süpürge saplarını göstererek 'Ne gerekiyorsa yapın' talimatını verip gitti. Ertune Biter, 'Tabloları, eserleri kim aldı?' diye vurmaya başladı. Hüseyin yemin etti. Ertune falçatayı boynuna dayayarak hırsızlığı kabul etmesini istedi. Ancak kabul etmiyordu. Ertune tehdit ediyordu. 'Seni yok ederler' diyordu.
Hırsızlık yok, yalandıMEKTUP şöyle devam ediyor: Tüm mirasçılara ait olan tarihi eserler tereke davasının dışında kalan fabrikada saklanıyordu. Yani çalınma olayı uydurmaydı. Hatta tarihi eserlerin bulunduğu bölmenin önüne güvenlik kamerası konulmuştu. İçeriye gelen polis kamerayı görünce eserleri de kolaylıkla bulmuştu. İşten çıkarılma korkusuyla bunu yaptım. Dayak olayına karışmadım. Mektubu yazdığım için az da olsa vicdanen rahatladım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder