29 Nisan 2013 Pazartesi

Cheikh Hamidou Kane Hakkında

Cheikh Hamidou Kane Kimdir


Kane, Cheikh Hamidou (d. 3 Nisan 1928, Matam, Irmak Bölgesi, Senegal), 1962′de Siyah Afrika Büyük Edebiyat Ödülü’nü kazanan L’Aventure ambiguë (1961; Belir­siz Serüven) adlı otobiyografik yapıtıyla tanınan Senegalli yazardır.


Kane, gençliğinde geleneksel İslam eği­timi aldı. Daha sonra Sorbonne’da hu­kuk okumak üzere Senegal’den ayrılarak Paris’e gitti. Fransa Denizaşırı Ulusal Oku- lu’nun hukuk ve felsefe bölümlerinden me­zun oldu. 1959′da ülkesine döndükten sonra hükümet planlama komisyonu üyeliği ve Thiès bölgesi valiliği yaptı (1960-63), ayrıca Senegal Kalkınma ve Planlama Bakanlı­ğında çalıştı. Daha sonra, Dakar Deniz Sanayisi Projeleri başkanı ve sanayi bakanı oldu. 1963′te Nijerya’nın Lagos kentinde UNICEF görevlisi olarak çalışan Kane, 1966′da Fildişi Kıyısı’nda Abidjan’daki UNICEF bürosunun yöneticiliğine getirildi.


L’Aventure ambiguë, atalarının yaşam bi­çimi ve geleneksel İslam inancı ile Fransız­ların Afrika’ya taşıdığı maddeci Batı kültü­rü arasında bocalayan genç bir adamı konu alır. Yapıta gücünü ve kişiliğini veren, Kane’nin çatışan değerleri yansıtışındaki berraklıktır.


A.C. Brench’in Writing in French from Senegal to Cameroon (1967; Senegal’den Kamerun’a Fransızca Edebiyat) adlı kitabı, Kane’nin yaşamının ve yapıtlarının eleştirel bir değerlendirmesini içerir.



Cheikh Hamidou Kane

Kananor Nerede Hakkında

Kananor, Hindistan’ın güneyindeki Kerala eyaletinde il ve il merkezi kent. Umman Denizi kıyısında bir liman olan kent, 12. ve 13. yüzyıllarda İran ve Arabistan’la yapılan ticarette önemli rol oynadı. 18. yüzyıla değin Kalikut’un (bugün Kojikod) Müslü­man hükümdarının (zamorin) en büyük rakibi olan Kolattiri racasının başkentiydi. Vasco da Gama 1498′de Kalikut’u ziyaret etti ve 1505′te Portekizliler burada bir kale yaptılar. 1656′da Felemenklilerin yaptığı kale ise, 1771′de Müslüman Moplahların önderi Ali Raca’ya satıldı. 1783′te ingilizle­rin eline geçen Kananor, daha sonra ingiliz Doğu Hindistan Kumpanyası’na bağlandı. Uzun yıllar Hindistan’ın batı kıyılarındaki başlıca İngiliz askeri karargâhı oldu.


Kentte büyük iplik, dokuma, iç çamaşırı ve çorap fabrikaları vardır; kopra, hindis­tancevizi lifi ve biber gibi ürünler dışarı satılır. Ayrıca pek çok kale ile cami, Portekizlilerden kalma bir kilise ve güney­deki eski Moplah kentinde Ali Raca’mn sarayı bulunmaktadır.


Kerala Ovasının kuzey kesimini kaplayan Kananor ilinin yüzölçümü 5.706 km2′dir. İl topraklarının sulan, başta Kuppam Irmağı olmak üzere sayısız küçük akarsu tarafın­dan toplanır. Pordiçeri birlik topraklarına bağlı Mahe, ilin sınırlan içinde kalmıştır. Ekonomi tarıma dayanır; başlıca ürünler kaju, biber ve hindistan cevizidir. Balıkçılık da önem taşır. Nüfus (1981) kent, 60.904; metropoliten alan, 157.797; il, 2.803.467.



Kananor Nerede

27 Nisan 2013 Cumartesi

Kamu gücü nedir Hakkında

Kamu gücü ayrıcalıkları ayrı örgütlenmesi


Kamu gücü, kamu kudreti, kamu erki ya da amme kudreti olarak da bilinir, geniş anlamıyla, devletin tek yanlı olarak kural koyma ve buyruk çıkarma, topraklarında yaşayanlara iradesini kabul ettirme ve bunu sağlamak için gerektiğinde zor kullanma hakkı. Özel ve dar anlamıyla idarenin özel hukuk dışında kalan rejiminin ona sağladığı ayrıcalık ve üstünlükleri ifade eder (kolluk görevi, kamulaştırma, el koyma vb).


Silahlı güç kullanma tekeli, kolluk hizmetleri ve para basma yetkisi gibi devlete özgü ayrıca­lıklar da kamu gücünün uzantılarıdır, idare­nin sahip olduğu kamu gücü kendisini, resen hareket (kendiliğinden davranma) ve resen icra (doğrudan uygulama) gibi, genellikle yasal temele dayanılarak kullanılan yetkiler­de gösterir.



Kamu gücü nedir

25 Nisan 2013 Perşembe

Armenia Nerede Hakkında

Armenia Nerededir


Armenia, Kolombiya’nın orta-batı kesi­minde kent. 1966′dan beri Quindío ilinin (departemento) merkezidir. Orta Cordillera’nın batı yamaçlarında Espejo ile Quindío ırmakları arasında yer alır. Yüksekliği 1.483 m’dir. Puerto Berrío-Popayán demiryolu hattı üzerinde yer alır. 50 km güneydoğu­sundaki Ibagué üzerinden Bogota’ya giden karayolu üzerinde bir aktarma noktasıdır.


Jesús María Ocampo ile Antonio Herrera tarafından 1889′da kuruldu. Kahve, mısır, fasulye, muz, şeker kamışı ve ipek gibi ürünlerin pazarlandığı bir ticaret merkezi­dir. Kentte bazı hafif sanayi kuruluşları, çevrede ise kömür yatakları vardır. Quindío Üniversitesi (1962) Armenia’dadır. Nüfus (1985) 180.221.



Armenia Nerede

12 Nisan 2013 Cuma

Jacobus Arminius Kimdir Hakkında

Jacobus Arminius Biyografi, Jacobus Arminius Kimdir


Jacobus Arminius, Felemenkçe jacob harmensen ya da hermansz (d. 10 Ekim 1560, Oudewater – ö. 19 Ekim 1609, Leiden, Hollanda), Felemenk Reform Kili- sesi’ne bağlı ilahiyatçı. Kalvenciliğin kader konusundaki katı öğretisine karşı çıkarak, daha sonra Arminiusçuluk olarak adlan­dırılan inanç sistemini geliştirmiştir.


Çok küçük yaşta babasız kalan Arminius’u Theodore Aemilius adlı biri evlat edindi ve Utrecht’te öğrenim görmesini sağladı. 1575′te Aemilius’un ölümünden sonra Mar­burg Üniversitesi profesörlerinden Rudolf Snellius (Snel van Roijen, 1546-1613), Arminius’un eğitimini üstlenerek Leiden (1576-82), Basel ve Cenevre’ye (1582-86) gönderdi.


Arminius, Padova Üniversitesi ile Roma ve Cenevre’de kısa sürelerle kaldıktan son­ra Amsterdam’a döndü. 1588′de papaz oldu. 1603′te, Leiden Üniversitesi’nde ila­hiyat profesörlüğüne atandı ve bu görevi ölümüne değin sürdürdü. Ömrünün son altı yılının büyük bölümünü ilahiyat tartışmala­rıyla, özellikle de Leiden Üniversitesi’ndeki meslektaşı Franciscus Gomarus’la girdiği polemiklerle geçirdi.


Ilımlı kişiliğiyle tanınan Arminius’un bu tartışmalara isteği dışında girdiği söylenebi­lir. Önceleri, Tanrı’nın ebedi kurtuluş için seçtiği kişilerin, daha Adem’in Cennet’ten kovulmasından önce belirlendiğini savunan Kalvenci görüşü benimsiyordu, ama zaman­la bu öğreti ile ilgili kuşkuları arttı. Kurtulu­şa ulaşmada insanların kendi kararma hiç yer vermeyen bir kader anlayışının çok acımasız olacağına inanmaya başladı. Tanrı’nın, yalnızca ilahi kurtuluş vaadine iman­la karşılık verecek olanları dünyada yaşa­mak üzere seçmesi gibi koşullu bir seçilme görüşünü ileri sürdü. Ona göre bu, Tanrı’ nın rahmetine daha çok ağırlık veren bir görüştü.


Arminius’un ölümünden sonra, 1610′da, yandaşlarından bazıları Utrechtli rahip Jo­hannes Uyttenbogaert’in kaleme aldığı Remonstrance (İtiraz) başlıklı takriri imzalaya­rak, Arminius’un görüşlerini destekledik­lerini açıkladılar. Arminiusçuluk, Fele­menk Reform Kilisesi’nin 1618-19′da Dord- recht’te toplanan sinodunda (Dort Sinodu) ele alındı. Delegelerin hepsinin Gomarus’ un görüşlerini desteklediği sinodda Armini­usçuluk mahkûm edildi. Arminiusçular kili­seden kovuldu, birçoğu zulme uğradı.


Bütün bunlara karşın Arminius’un yapıt­ları Opera theologica adıyla 1629′da Lei- den’de ilk kez yayımlandı. 1630′a gelindi­ğinde, Arminiusçuların kurduğu dinsel bir­likler karşısındaki yasal tutum yumuşamıştı. 1795′te Arminiusçuluk Felemenk’te resmen tanındı. Arminiusçuluk, Tanrı’nın kayrasını vurgulayan yanıyla İngiltere ve ABD’de Metodizmin gelişmesini etkiledi.



Jacobus Arminius Kimdir

11 Nisan 2013 Perşembe

Haldan Keffer Hartline Kimdir Hakkında

Haldan Keffer Hartline Biyografi, Haldan Keffer Hartline Kimdir


Hartline, Haldan Keffer (d. 22 Aralık 1903, Bloomsburg, Pennsylvania – ö. 17 Mart 1983, Fallston, Maryland, ABD), ABD’Ii fizyolog. Görme duyusunun nörofizyolojik mekanizmaları üzerine yaptığı ça­lışmalarla 1967 Nobel Fizyoloji ya da Tıp Ödülü’nü George Wald ve Ragmar Granit ile paylaştı.


Baltimore’daki Johns Hopkins Üniversite- si’nden 1927′de mezun oldu ve aynı kurum­da Ulusal Araştırma Kurulu üyesi olarak ağtabaka fizyolojisi üzerine araştırmalara başladı. Eldridge Johnson Vakfı araştırma­cısı olarak Leipzig ve Münih üniversitelerin­de çalıştı; 1949′da Johns Hopkins’te biyofi­zik bölümünün başına getirildi. 1953′te New York’taki Rockefeller Üniversitesi’nde nörofizyoloji profesörü oldu.


İnsanda ağtabakadaki aksiyon potansiyeli­ni saptayan ilk bilim adamlarından olan Hartline, görme sistemleri insandan çok daha basit olan bazı eklembacaklılar, yumu­şakçalar ve omurgalıların ağtabakalarım karşılaştıran araştırmalar yaptı. Daha sonra çalışmalarını kılıçkuyruk (Limulus polyphe­mus) üzerinde yoğunlaştırdı. Columbia Üniversitesi’nden psikofizyolog Clarence Gra­ham ile yaptığı deneylerde, görme sinirine bağlı alıcıların ışık ile uyarılması sonucunda sinirin tek bir lifinde elektriksel etkinlik oluştuğunu saptadı. Gözdeki ışık alıcı hüc­relerden biri uyarıldığı zaman yakınındaki öbür hücrelerin baskılandığını, ışık yoğunlu­ğundaki farklılıkların ve cisimlerin biçimle­rinin bu mekanizma ile daha net olarak algılandığını gösterdi. Hartline ağtabakada­ki ışık alıcı hücreler ve sinir liflerinin etkinli­ğini aydınlattı ve bu etkinliğin görme meka­nizmasının çeşitli basamaklarının birleştiril­mesinde katkısı olduğunu ortaya koydu.



Haldan Keffer Hartline Kimdir

Bitlis Kentin Yapısı ve Tarihsel Yapıları Hakkında

Bitlis Kentin Yapısı ve Bitlis Tarihsel Yapıları


Bitlis Kentin yapısı ve tarihsel yapılar: Kurtuluş tarihi bilinmeyen kent Bizans döneminde Ballaison adıyla anılıyordu. Osmanlı döneminde kent ile çevresinde yaşayan halkın çoğu Kürtler, Ermeniler ve Süryanilerden oluşuyordu. Dilmaçoğullarının bazı yapılar kazandırdığı kent Şerefhanlar döneminde gelişti. 19. yüzyıl sonlarında nüfusu 30 bine yaklaşan kentte öğretmen okulu, sivil ve askeri liselerle bir Amerikan koleji vardı. Osmanlı dönemi sonlarında göçler ve savaştan büyük ölçüde zarar gördü.


Bitlis kenti, Bitlis Çayının Diyarbakır Havzasına inmeden önce Güneydoğu Toroslar’da açtığı derin bir vadide kurulmuştur. Diyarbakır, Batman ve Siirt bağlantılı karayolu Bitlis’ten geçip Tatvan üzerinden Van’a ulaşır. Geçmişte Anadolu’nun çeşitli bölgelerini birbirine bağlayan ticaret yollan ve aşiretlerin göç yollan üzerinde olması nedeniyle, daha canlı bir yapısı vardı. Ama sonradan, Tatvan’ın bir kavşak noktası haline gelmesiyle sönükleşti. Kentin kara­yoluyla Ankara’ya uzaklığı 1.106 km’dir. Başlıca sağlık kuruluşu Bitlis Devlet Hastanesi’dir.


Başlıca tarihsel yapı söylenceye göre Bü­yük İskender’in komutanlanndan birinin yaptırdığı, günümüzde büyük bölümü yı­kıntı halinde olan Bitlis Kalesi’dir. 1150 yapımı, Anadolu Türk mimarisinin en eski örneklerinden biri olan Bitlis Ulucamisi ile 1528-29′da IV. Şerefhan’ın yaptırdığı Şere­fiye Külliyesi de öteki önemli tarihsel yapı­lardır. Daha birçok cami, medrese, türbe, han, kervansaray ve hamamın yanı sıra, kentten geçen dört akarsuyun üzerinde, hepsi kesme taştan yapılmış ve kemerli 24 köprü bulunmaktadır.


Bitlis Belediyesi 1868′de kurulmuştur.



Bitlis Kentin Yapısı ve Tarihsel Yapıları

10 Nisan 2013 Çarşamba

Bitlis Tarihi Hakkında

Bitlis Tarihçesi, Bitlis Tarihi Hakkında Bilgi


Bitlis Tarihi:  Bitlis yöresinin tarihine ilişkin fazla bilgi yoktur. Buradaki ilk yerleşmelerin İÖ 1000′lerde Urartularla başladığı sanılmak­tadır. İÖ 6. yüzyılda bütün Doğu Anadolu gibi Bitlis de Perş egemenliğine girdi. Bü­yük İskender’in İÖ 331′de Pers egemenliği­ne son vermesinden sonra Bitlis, önce Makedonya Krallığı’na, sonra da Selevkos Krallığı’na bağlandı. Sasanilerle Romalılar arasında sık sık el değiştiren Bitlis 395′ten sonra Doğu Roma İmparatorluğu sınırları içinde kalmakla birlikte, asıl güç yerel beylerin elindeydi. 641′de Bitlis’i Araplar aldı. İki yüz yıl kadar süren Arap egemenli­ği sırasında yöre Bizanslılar ile Araplar arasında birkaç kez el değiştirdi; daha sonra Mervanilerin topraklarına katıldı. 1085′te Dilmaçoğulları’nın, daha sonra Sökmenlilerin, ardından da Eyyubilerin eline geçti. Bundan sonra Bitlis yöresinde Şerefhanlar etkili oldu.


1243′te İlhanlılara, 1394′te Timur’a, 1405′te de Karakoyunlulara bağlanan Şerefhanlar, 1467′de Akkoyunlular tarafından Bitlis’ten sürüldülerse de 1495′te yeniden geri döndüler. 1507′de Safevi egemenliğine giren yöre, 1514′te Osmanlı egemenliğine geçti ve merkezden atanan beylerce yönetilmeye başladı. 1879′da vilayet haline getirilen Bitlis’i I. Dünya Savaşı sırasında 1 Mart 1916′da Ruslar işgal etti. Rus işgali 8 Ağustos 1916′ya değin sürdü. Cumhuriyet döneminde vilayet (il) yapılan Bitlis, 1929′da ilçe olarak Muş’a bağlandıysa da, 1936′da yeniden il oldu.



Bitlis Tarihi

Bitlis Ekonomik Faaliyetleri Hakkında

Bitlis Ekonomik Özellikleri, Bitlis Ekonomik Faaliyetleri


Btilis Ekonomi: 1985′te faal nüfusunun yüzde 80′i tarımda çalışan ilde gayri safi hasılanın yaklaşık yüzde 40′ı bu sektörden sağlanıyordu.


Tarımın asıl gelişmiş olan kolu hayvancı­lıktır. Hem ilin toprak ve iklim yapısının elverişliliği, hem de tarihsel ve sosyoekono­mik özelliklerin etkisiyle hayvancılık yöre halkının başlıca geçim kaynağıdır. Daha çok göçebe aşiretlerce yapılmakla birlikte, yerleşik köylüler de ek bir gelir kaynağı olarak hayvan besler. Yılın önemli bir bölümünü Bitlis’teki yaylalarda geçiren aşi­retler, kışları daha güneye inerler. Aşiret­lerde küçükbaş hayvan, en çok da koyun beslenir. Kıl keçisi yetiştiriciliği sınırlıdır. Koyunun etinden ve sütünden yararlanılır. Kıl keçisi yetiştiriciliği ise daha çok, çadır dokumasında kullanılan kılı elde etmek amacı ile yapılır. İlin koyun varlığı kadar tulumpeyniri, yün, kıl, yapağı, deri gibi hayvansal ürünleri de önemlidir.


Bitkisel üretim fazla gelişmemiştir; geçim­lik düzeyde yapılır. Toprakların ekime elve­rişli olmamasının yanı sıra iklim koşulları­nın sertliği de ürün çeşitlenmesini azaltır ve verimi düşürür. En çok buğday, patates, şeker pancarı ve yem bitkileri ekilir. Tütün ve ceviz ilin başlıca ticari ürünleridir. Bitlis tütünü, hiçbir katkı maddesine gerek gös­termeden, kendiliğinden yanma özelliği ile ünlüdür. Sert bir içimi olan Bitlis tütünü­nün, orta boyda, geniş, rengi sarı ile açık sarı arasında değişen, parlak yaprakları vardır. İlde Tekel’in kurduğu ve 1980′lerin ortalarında yabancı sermayenin de ortak olduğu sigara fabrikasının Virginia tipi tü­tün işlemeye ağırlık vermesi nedeniyle Bit­lis tütünü üretimi iyice azalmış durumdadır. Ceviz, Bitlis’in hemen her yerinde yetiştiri­lir. Kalitesi nedeniyle yurt çapında ün yapmıştır; kerestesi de değerlendirilir.


İlin tarımsal üretiminin önemli bir biriki­me yol açabilecek nicelik ve nitelikte olma­yışı, doğal kaynakların bulunmayışı ve pa­zar ilişkilerinin zayıflığı gibi nedenler, sana­yinin gelişmesini engellemiştir. 1968′de Bit­lis’in kalkınmada öncelikli iller kapsamına alınması da yatırımları canlandıramamıştır. Mevcut sanayi kuruluşlarının çoğu kamu sektörüne aittir ve yetiştirilen tarım ürünle­rinin işlenmesine dayanan tesislerdir. İldeki sanayi kuruluşları un, süt ürünleri, sigara ve yem fabrikaları ile et kombinasıdır. Tat­van’da küçük bir tersane vardır. Gıda, metal eşya, dokuma ve orman ürünleri işleyen küçük işyerleri de Merkez ilçe ve Tatvan’da yoğunlaşmıştır. Önceleri son de­rece zayıf olan ticari ilişkiler, 1950′lerde karayolu şebekesinin gelişmesi ve 1964′te Tatvan’a demiryolunun ulaşmasıyla biraz canlanmıştır. Ticarete konu olan ana ürün­ler canlı hayvan, hayvan ürünleri, sigara ve ceviz kerestesidir. En yoğun ticari ilişki Gaziantep ve İstanbul’ladır. Önemli bir ulaşım ve ticaret merkezi haline gelen Tatvan, ilin en büyük kentidir.



Bitlis Ekonomik Faaliyetleri

Bitlis Hakkında Bilgi Hakkında

Bitlis Hakkında Bilgi, Bitlis Nasıl Bir Yer


Bitlis, Doğu Anadolu Bölgesi’nde il ve il merkezi kent. Yüzölçümü 6.707 km2 olan Bitlis ili kuzeyde Muş, kuzeydoğuda Ağrı ve Van illeri, doğuda Van Gölü, güneydo­ğuda gene Van, güneyde Siirt, batıda da Batman illeriyle çevrilidir. Güneybatı ke­simindeki küçük bazı topraklan Güneydo­ğu Anadolu Bölgesi sınırları içine taşar.


Doğal yapı. Genellikle 1.50ü m’den daha yüksek olan il toprakları çok engebeli ve dağlıktır. Kuzeydoğu kesimde 4.058 m’ye ulaşan Süphan Dağı Türkiye’nin en yük­sek dağlarından biridir. Çıkardığı lavlarla Van Gölünün oluşmasını sağlayan Nemrut Dağı (Sivritepe’de 2.935 m) da Süphan Dağı gibi sönmüş bir yanardağdır. Batı kesimi doruğu il sınırları dışında kalan Sason Dağlan engebelendirir. Güneydoğu kesimde oldukça yüksek bir dağlık alan yer alır. Türkiye’de yüzeye çıkmış en büyük masiflerden biri olan bu dağlık alan eski bir kütledir. Bu alandaki başlıca yükseltiler Ziyarettepe (3.002 m) ile Gözeli Dağıdır. (Avaberhan Tepesinde 3.103 m). Plato ve ova denebilecek düzlüklere pek az rastla­nan ilde yazın çayırlarla kaplanan bazı sulak yaylalar vardır. Başlıca düzlükler Van Gölü kıyısındaki dar alanlar ile Rahva Düzüdür.


Bitlis, akarsu ve göl açısından çok zengin bir ildir. Bu topraklardan kaynaklanan su­lar Basra Körfezine ve Van Gölüne ulaşır. Dicle Irmağının kollarından Garzan (Yanarsu) Çayı başlangıç kollarını batı kesim­den alır. Güney kesimden doğan Bitlis Çayı ile güneydoğu kesimden Doğan Hizan Çayı il sınırları dışında aynı ırmağın kollarından Botan Çayına (Uluçay) katılır. Murat Irma­ğının kollarından biri olan Karasu da ilin batı kesiminden kaynaklanır. Bazı küçük akarsular da kapalı bir havza oluşturan Van Gölüne dökülür. Bunlardan başlıcaları Kurmaç Suyu (Yeniköprü Çayı) ile Güzeldere’dir. Bitlis ilinde birçok göl vardır. Bunlardan en önemlileri bazı kaynaklarda Sodalı Göl olarak geçen Arin Gölü (13 km2), Nemrut Gölü (bak. Nemrut Dağı) ve Nazik Gölüdür.


 



Bitlis Hakkında Bilgi

7 Nisan 2013 Pazar

Biysk nerede (Rusya) Hakkında

Rusya Biysk kenti nereye bağlı, Biysk nerede 


Biysk, Rusya Federasyonu’nun orta kesi­minde kent. Altay bölgesinde (kray), Biya Irmağının sağ yakasında, Katun Irmağıyla birleşerek Obi Irmağını oluşturduğu kavşa­ğın hemen yukarısında yer alır. Suyolu ulaşımının başlangıcı ve Barnaul’dan gelen demiryolu hattının son durağıdır. Karayo­luyla Moğolistan’a bağlanır. 1709′da bir kale olarak kuruldu. 1782′de kent olarak tüzel kimlik kazandı. Bugünkü Biysk ken­tinde çeşitli makine ve tüketim malları üreten sanayi kuruluşları bulunur.



Biysk nerede (Rusya)

6 Nisan 2013 Cumartesi

Eynesil nereye bağlı Hakkında

Eynesil nerenin ilçesi, Eynesil nereye bağlı

Eynesil, Karadeniz Bölgesi’nin doğu kesi­minde, Giresun iline bağlı ilçe ve ilçe merkezi kasaba. Yüzölçümü 51 km2 olan Eynesil ilçesi doğuda Trabzon ili, güney ve batıda Görele ilçesi, kuzeyde de Karadeniz’ le çevrilidir. Giresun ilinin en doğusunda yer alan ilçenin doğal yapısı, Karadeniz’in güneydoğu kıyısındaki öteki ilçelere benzer. Dar kıyı şeridinin hemen arkasında dağlar yükselir. Ama ilçe sınırları güneye doğru fazla uzan­madığından, dağlık alanlar öteki ilçelerdeki kadar yer tutmaz.

İlçe topraklarının sularını, hızlı akışlı birkaç küçük dere toplar. İlçe ekonomisi, doğal yapının elverişsizli­ğine karşın tarıma dayanır. Bitkisel üretim fındık ve çay ağırlıklıdır. Mısır, patates, lahana, elma ve armut üretimi yerel tüketi­me yöneliktir. Kıyıda balıkçılık yapılır. Dağlık.yörelerde küçükbaş hayvanlar yetiş­tirilir. İlçe, toplam nüfusunun düşük olma­sına karşın, Karadeniz Bölgesi’nin doğu kesimindeki nüfusu en yoğun ilçelerdendir. Eynesil kasabası, Karadeniz kıyı yolu üze­rinde yer alır. Karayoluyla il merkezi Gire­sun’a 69 km uzaklıktadır. Ekonomik ilişki­leri, aynı karayoluyla 61 km uzaklıkta olduğu Trabzon kentine yönelmiş durumda­dır. Eskiden Görele’ye bağlı bir bucak merkeziyken, 1960′ta ilçe merkezi durumu­na getirilmiştir. Eski bir yerleşme olmakla birlikte, tarihsel yapıları çok değildir. Kasa­banın doğusunda, Trabzon il sınırı yakınlarındaki kıyıda, Roma döneminden kaldığı sanılan bir kale yıkıntısı bulunmaktadır.

Eynesil Belediyesi 1953′te kurulmuştur.


Eynesil nereye bağlı

Biyoklimatoloji nedir Hakkında

Biyoklimatoloji  hakkında bilgi, Biyoklimatoloji  nedir

Biyoklimatoloji, fiziksel çevrenin canlılar üzerindeki etkisini inceleyen klimatoloji (iklimbilim) dalı. Yaklaşık 2 bin yıl önce Hippokrates’in Peri aeron, hydaton, topon (Havalar, Sular ve Yöreler Üstüne) adlı incelemesinde bu konulara değinmiş olma­sına karşın, biyoklimatoloji oldukça yeni bir bilim dalıdır. Çevre koşullarının giderek kötüleşmesinden duyulan kaygıların yoğun­laştığı 1960′larda önem kazanmış ve yaygın­laşmıştır.

İklim ve hava koşulları hemen her yönüyle canlıları etkilediğinden, biyoklimatolojinin kapsamı neredeyse sınırsızdır. Özellikle, iklim ve hava koşullarının gerek insan sağlığı, gerek bitki, hayvan ve insan hastalıklarından sorumlu olan küçük bitki­sel organizmalar ve böcekler üzerindeki etkisini; konutlardaki ve yerleşim merkezle­rindeki mikroklimanm insan sağlığı üzerin­deki etkisini; jeolojik çağlardaki iklim ko­şullarının canlıların evrimi ve yeryüzündeki dağılımı üzerindeki etkisini incelemek önce­likli konulardan bazılarıdır.


Biyoklimatoloji nedir

5 Nisan 2013 Cuma

Kıta Bölünümü Hakkında

Kıta Bölünümü, Kuzey Amerika’da he­men hemen kesintisiz biçimde uzanan do­rukların oluşturduğu sırt. Doğu yönünde Kanada’daki Hudson Körfezi ile ABD’deki Mississippi Irmağına, batı yönünde de Bü­yük Okyanusa akan ırmaklar arasındaki su bölümü çizgisini oluşturur. Büyük bölü­münde Kayalık Dağların doruklarını izleyen Kıta Bölünümü, Kanada’da İngiliz Kolumbiyası’nı boydan boya aştıktan sonra İngiliz Kolumbiyası-Alberta sınırı boyunca ilerle­yerek ABD’ye girer ve Montana, Wyo­ming, Colorado ile New Mexico eyaletlerin­den geçer. Daha güneyde Meksika ve Orta Amerika’ya doğru devam ederek kabaca Batı Sierra Madre ve Güney Sierra Madre ile Orta Amerika’daki bağlantılı öbür sıra­dağlara koşut bir çizgi izler. Genel anlamda “kıta bölünümü”, herhangi bir kıtada ana su bölümü çizgisini belirtmek için kullanılır.


Kıta Bölünümü

3 Nisan 2013 Çarşamba

John Armstrong Kimdir Hakkında

John Armstrong Hayatı, John Armstrong Kimdir

John Armstrong (d. 25 Kasım 1758, Carlisle, Pennsylvania – ö. 1 Nisan 1843, Red Hook, New York, ABD), ABD’li asker, diplomat ye siyaset adamı. 1812 Savaşı sırasında İngilizlerin Washington’i ele geçirmesinden, savaş bakanı olarak sorumlu tutulmuştur.

1775-83 arasında Amerikan Bağımsızlık Savaşı’nda çarpıştı. Kıta Ordusu’nda subay olduğu dönemde, Kongre’yi hedef alan Newburgh Söylevleri’ni kaleme aldı. Savaş­tan sonra New York’ta siyasete atılan Armstrong, kısa bir süre senatörlük yaptık­tan sonra “1804-10 arasında ABD orta elçisi olarak Fransa’da bulundu. 1812 Savaşı baş­ladığında tuğgeneral. Şubat 1813 – Eylül 1814 arasında İse Başkan James Madison’m savaş bakanı olarak görev yaptı. Başkanla birlikte, 24 Ağustos 1814′te Capitol’u yakan İngiliz birliklerine karşı Washington’i savu­nacak personel ve araçları sağlayamamakla suçlandı. Halkın gözünden düşmesi, Armstrong’u bakanlıktan istifa etmek zo­runda bıraktı.


John Armstrong Kimdir

2 Nisan 2013 Salı

Ba Maw Kimdir Hakkında

Ba Maw Hayatı, Ba Maw Kimdir

Ba Maw (d. 8 Şubat 1893, Maubin – ö. 29 Mayıs 1977, Rangoon, Birmanya [bugün Myanmar]), Birmanya’nın İngiliz yönetimi altına girdikten sonraki ilk başbakanı. II. Dünya Savaşı sırasında kurulan Japon yanlı­sı hükümette (Ağustos 1943 – Mayıs 1945) devlet başkanlığı yapmıştır. Ba Maw, Ragoon College’da, Kalküta ve Cambridge üniversitelerinde öğrenim gör­dü; 1924′te Fransa’daki Bordeaux Üniversitesi’nde doktorasını tamamladı.

Aynı yıl İngiliz barosuna kabul edildi ve 1931′de Birmanyalı ayaklanmacı önder Saya San’m avukatlığını yaparak adım duyurdu. İngiltere, Birmanya’yı ilhak ettikten sonra yönetimini Hindistan genel valisine vermiş­ti. Hindistan Anayasası’m inceleyen Simon Komisyonu 1930′da Birmanya’nın Hindis­tan’dan ayrılmasını önerdi. Bu durumda, Birmanya’nın kendini yönetme hakkının Hindistan’a göre daha sınırlı olacağına ina­nan Ba Maw, ayrılmaya karşı bir kampanya başlattı. Ama 1934′te tutumunu değiştire­rek koalisyon hükümetindeki ayrılık yanlı­larını desteklemeye karar verdi. Aynı yıl eğitim bakanı oldu. 1936′da toprak refor­munu savunan Proleter Partisi (Sinyetha Wunthanu) adında bir siyasal parti kurdu. Birmanya’nın Hindistan’dan ayrılmasını ön­gören yeni anayasanın 1 Nisan 1937′de yürürlüğe girmesi üzerine Birmanya’nın ilk başbakanı oldu ve bu görevi 1939′da bir koalisyon karşısında yenilgiye uğraymcaya değin sürdürdü. Bu yenilgiden sonra “öz­gürlük bloku”nu oluşturmak amacıyla U Nu ve Aung San ile birleşti. Ağustos 1940′ta halkı ayaklanmaya kışkırtmaktan tutuklandı ve Birmanya’nın 1942′de Japonlar tarafın­dan istila edilmesine değin hapiste kaldı. Japon işgali (1943-45) sırasında, kâğıt üstün­de bağımsız bir devlet olarak gözükse de gerçekte Japonya’nın yönetimi altında bulu­nan Birmanya’nın devlet başkanı oldu. Bazı arkadaşları Japonlara karşı ayaklanırken, Ba Maw, Müttefikler’in yeniden Birmanya’ ya girmesi üzerine Japonya’ya kaçtı. Kısa bir süre Müttefikler tarafından hapsedildik­ten sonra geri döndü ve Büyük Birmanya (Mahabamma) Partisi’nin lideri olarak yeni­den siyasete atıldı. Bir süre sonra siyasal yaşamdan tümüyle çekildi.


Ba Maw Kimdir

Ba Jin kimdir Hakkında

Ba Jin Hayatı Hakkında Bilgi Biyografi, Ba Jin Kimdir

Ba Jin, asıl adı lifeigan (Wade-Giles yazımında li feikan) (d. 1904, Chengdu, Sichuan yönetim bölgesi, Çin), roman ve öyküleriyle 1930 ve 40′larda geniş bir oku­yucu kitlesine ulaşmış Çinli anarşist yazar. Yapıtlarında kullandığı Ba Jin adı, hayran­lık duyduğu Rus anarşistleri Bakunin ve Kropotkin’in adlarındaki ilk ve son hecele­rin Çincedeki karşılıklarından oluşmuştu.

Varlıklı ve soylu bir ailenin oğlu olan Li, geleneksel Konfüçyüsçü eğitimin yanı sıra, çağdaş yabancı dil ve edebiyatlar konusun­da da öğrenim gördü. Sosyalist düşünceleri ve yazarlığa duyduğu ilgi, öğrencilik yılla­rında gelişti. İki yıllık bir eğitimden sonra 1929′da Fransa’dan dönen Li, o yıl yayımla­nan ilk romanı Miewang (Yok Ediş) ile büyük bir başarı kazandı. Bundan sonraki dört yıl boyunca, genellikle toplumsal konu­ları ele alan ve geleneksel aile sistemini eleştiren yedi roman yayımladı. Bunlardan en tanınmış olanı, 1940′ta tamamlanan Jiliu (Sel) başlıklı otobiyografik üçlemenin ilk cildi Jia’dır (Aile). (Öbür iki cilt Chun [İlkbahar] ve Jiu [Sonbahar] adını taşır). Li’nin hem bu yapıtlarında, hem de öteki romanlarında, başta Turgenyev ve Zola olmak üzere çeşitli yazarlardan etkilendiği açıkça görülür.

Çok sayıda makalesi ve siyasal etkinlikle­riyle komünist devrimin entelektüellerce kabul görmesini sağlayacak ortamın yaratıl­masına katkıda bulunduğu halde, Li’nin yapıtları gerek içerik, gerek üslup açısından sık sık komünistlerin eleştirilerine hedef oldu. 1949′da Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra siyasal açıdan güveni­lirliği kesinleşen Li, önemli edebiyat ve kültür örgütlerine seçildi. 1950′lerin sonla­rında anarşist düşüncelerini bıraktığını açık­lamasına karşın, yeni toplumsal düzene hiçbir zaman tam anlamıyla uyum göster­medi. Kültür Devrimi (1966-69) sırasında karşıdevrimci olmakla suçlandı ve sert bi­çimde eleştirildi.

1977′ye değin ortaya çıkmayan Li, 1978′de Ulusal Halk Kongresi’ne, daha sonra da Kongre’nin Daimi Komitesi’ne seçildi. Ede­biyat ve Sanat Çevreleri Federasyonu’nun başkan yardımcılığında bulundu. 1981′de de Çin Yazarlar Birliği’nin geçiçi başkanlığına getirildi.


Ba Jin kimdir

1 Nisan 2013 Pazartesi

Aristophanes kimdir Hakkında

Aristophanes hayatı, Aristophanes kimdir

Aristophanes (Byzantîon’lu) (d. y. İÖ 257 – ö. İÖ 180, İskenderiye), Eski Yunanlı edebiyat eleştirmeni ve dil bilgini. İskende­riye’nin önde gelen bilim adamlarından öğrenim gördükten sonra, İskenderiye Kütüphanesi’nin başına getirildi (y. İÖ 195).

Aristophanes, Homeros’un bir metniyle Alkaios, Pindaros, Euripides ve büyük ola­sılıkla Anakrion’un yapıtlarını ve Hesiodos’un Theogonia’sim (“Tanrıların Doğu­şu”, 1977) düzenleyen kişidir. Yunan tra­gedya ve komedyalarının girişlerine el yazı­sıyla eklenen Tartışmalar’ın çoğunun onun tarafından yazıldığı sanılmaktadır. Yunan komedyası üzerine incelemesi, Atina’da zenginlerle düşüp kalkan fahişeler ve karak­ter türleri üzerine çeşitli yapıtların ortaya çıkmasına yol açmıştır. Yunan edebiyatının biyografik bir tarihi olan, Kallimakhos’un Pinakes adlı yapıtını yeniden düzenleyip tamamlayan da odur. Aynı zamanda bir sözlükçü olan Aristophanes eski alışılmadık sözcüklerle teknik terimleri açıklayan söz­lükler ve atasözü derlemeleri hazırlamıştır.

Aristophanes ayrıca bir dilbilgisi okulu kurmuş, ad çekimi kurallarını ortaya koydu­ğu Analoji Üzerine başlıklı bir de inceleme yazmıştır. Lirik ve dramatik şairlerin yapıt­larından derlemeler hazırlarken, gerek ölçü çözümlemelerinde gerek metin eleştirilerin­de kendisinden sonraki araştırmacıların yay­gın biçimde benimsedikleri yenilikler getir­miştir. Platon’un diyaloglarını üçlemeler ha­linde düzenleyen de odur. Her edebi tür­den, dönemin en yetkin ürünlerini bir araya getiren İskenderiye Derlemesi’ni ilk hazırla­yanın da Aristophanes olduğu kabul edilir.


Aristophanes kimdir

Aristoksenos Kimdir Hakkında

Aristoksenos Biyografi, Aristoksenos Kimdir

Aristoksenos (d. Tarentum, İtalya; ü. İÖ 4. yy sonları), Yunanlı gezimci filozoftur. Eski Yunan ve Roma dünyasında müzik kura­mıyla uğraşan ilk uzmandır. Atina’da, Aristoteles ve Theophrastos’un (İÖ 371/370-288/287) öğrencisi oldu. Mü­zikle olduğu kadar etikle de ilgilendi. Çok sayıda yapıt vermesine karşın çalışmalarının büyük bir bölümü kaybolmuştur. Müzik incelemelerinin dışında, eski Pythagorasçı etiği yeniden kurduğu çalışmaları ile Pytha­goras, Arkhytas, Sokrates ve Platon’un yaşamöykülerinden bölümler günümüze kalmıştır. Armoninin müzik aletinin parça­larına bağlı oluşu gibi, ruhun da bedene bağlı olduğunu savunan kuramı, eski Pytha­gorasçı öğretinin bir devamı niteliğindedir. Aristoksenos, müzik kuramında, ses dizisinin notalarının matematiksel oranla değil, kulak­la değerlendirilmesi gerektiğini savundu. Gü­nümüze kalan müzik incelemeleri arasında P, Marquard’in 1868′de ve H. Macran’ın 1902′de derlediği Elements of Harmonics’den (Armoninin Unsurları) ve R. Westphal’in 1861 ve 1893′te derlediği Elements of Rhythm’den (Ritmin Unsurları) parçalar var­dır. Öbür çalışmalarının bazı bölümleri, F. Wehrl tarafından Aristoxenus (Aristoksenos) adlı kitapta bir araya getirildi ve gene Wehrli’ nin Die Schule des Aristoteles; Texte und Kommentar (1945: Aristoteles Okulu; Me­tin ve Yorum) adlı kitabının ikinci bölümü olarak basıldı.


Aristoksenos Kimdir